Bilgi toplumu mu? Bilgisayar toplumu mu?

Kasım ayı başında katıldığım ITU konferansı, TBD Bilişim 06 etkinliği oturumları ve incelediğim AB İlerleme raporundaki verileri beynimdeki karar destek sistemine girdikten sonra sonucu beklemeye başladım. Bu kadar veriyi incelemek tabii ki insan beyni için bile zaman alıyor.Ancak ay sonuna doğru bazı çıktılara ulaşmaya başladı benim beynim de
Bakın ortaya çıkan sonuçlara:

Uluslararası Telekom Birliği yani ITU’nun dört yılda bir gerçekleştirdiği genel kurulu bu sene Antalya’da Telekomünikasyon Kurumu’nun ev sahipliğinde yapılıyor. Açılış konuşmasında Başbakanımız iletişim alanında alınan ve sadece bizim ülkemize uygulanan “özel mi özel” vergilerin tedricen kaldırılacağını açıkladı.

Düşünün şimdi. Konferansa 191 ülkeden karar vericiler gelmiş. Başbakan özel iletişim vergisini indireceğiz peyder pey diyor. Dinleyenler şaşkın. Onlarda böyle vergiler yok çünkü. Acaba biz de özel bi vergi mi alsak acaba diye düşünmüşlerdir herhalde. Ne de olsa çağımız iletişim çağı. Vergi iletişim araçlarından alınmalı.

Onun dışında sayısal bölünmenin önüne nasıl geçilir? Altyapı nasıl güçlendirilir de herkese Internete ve bilgi çağı erişim araçlarına ulaşım sağlanabilir diye tartışılıyor konferansta.

Antalya’da bunlar tartışılırken Brüksel’de AB İlerleme Raporu açıklanıyor. Raporun Bilgi Toplumu ve Medya Bölümü’nde ADSL’in ülkemizde yaygınlaşmadığı, yaygınlaşmama sebebi olarak da mevcut altyapının kalite sorunu ve fiyatların yüksekliği gösteriliyor. Ulaştırma Bakanı her ne kadar rapora katılmanın mümkün olmadığını söylese de bizim kullanıcılar olarak yaşadıklarımız, gördüklerimiz anlatıyor neyin ne olduğunu.

Sanki ilerleme raporunu doğrularcasına Ankara Bilişim 06’da Türkiye’de genişbant Internet erişiminin geldiği nokta ve Türkiye’de bilgisayar ve Internet kullanım oranının düşüklüğü anlatılıyor. 2006 yılı sonuna kadar tüm okullara ulaşması beklenen ADSL hizmetinin kırsal kesimlere neden hala ulaştırılamadığının sebebini de Türk Telekom Genel Müdür Yardımcısı Celalettin Dinçer açıklayıveriyor. Kırsal kesimdeki 11 bin küsür santralın hala data özelliği yok. İnşallah 2007 yatırım planında bunlar data özelliğine sahip santrallerle yenilenecek. Özelleştirilmeden önceki Türk Telekom Yönetim Kurulu Başkanı şimdinin Cisco Türkiye Genel Müdürü Erkan Akdemir’den akşam öğreniyorum ki kırsal santrallerin yenilenme projesi daha özelleştirilmemiş Türk Telekom zamanından kalan bir proje.

Daha sonra Bilişim 06 toplantılarında neredeyse her oturumda en az bir kez duymaya başladığımız Türkiye’de Internet ve Bilgisayar penetrasyonu düşük. Milletime bu vergilerle Internet erişimi ve Bilgisayar satarsak ülke Bilgi Toplumu olacak devletimiz de e-devlet olacak söylemleriyle karşılaşıyoruz.

İmdadıma OECD raporu yetişiyor. Raporu hazırlayanlar Kamu Internet hizmetlerinin etkileşimli olmadığını söylüyor. Yani herkesin interneti olsa da kamu hizmetlerini Internet’ten almak mümkün değil.. Çünkü etkileşimli servisler eksik.

Neyse her vatandaşa, her eve bilgisayar ve internet erişimi satılmaya çalışıladursun bu insanların bilgisayar ve internet satınalmasını tetikleyecek içerik konusunda yapılan ciddi bir çalışma yok.

Genç nüfusa sahip, neredeyse Avrupa ülkelerinin yarısından daha fazlasının nüfusundan daha çok öğrenciye sahip ülkemizde Internet’i kullanacak olan kim? Çocukllar. Öğrenciler. Peki bu çocukların anlayacağı lisanda, Çocuk Türkçesiyle bir Internet içeriğimiz var mı? Yok. Bu konuda bir girişim var mı? Sayısal bilimlerde evet. Ancak sosyal bilimlerde bizim kendi değerlerimizi çocuklara aşılatacak bilimlerde yok.

Mevcut Türkçe içerik bu çocukların annelerinin babalarının Internet’e erişmesini teşvik edecek kadar zengin mi? Hayır. Peki zenginleşsin diye uğraşan var mı? Yok. Peki mevcut Türkçe içeriğe ulaşmak için ne yapıyoruz? Buradan çıkıyor, ABD’deki sunuculara erişiyoruz. Neden? Çünkü ülkemizde Internet sunucusu barındırma hizmeti çok pahalı. Türkçe içerik hizmeti veren siteler daha ekonomik olsun diye sunucularını yurtdışında tutuyor. Peki Internet erişim hızımızı yavaşlatan, bağlantı fiyatlarını yukarılara çeken bu handikapı gidermek üzere bir ulusal strateji var mı? Ya da bu sorunu ortaya koyma cesaretini gösteren 3-5 insandan başka konuşacak delikanlı var mı? O da yok.

Yani bilgi toplumu olmak için gereken şey bilgi. Bilgi ise bizim dilimizde neredeyse yok. Olanlar da yurtdışında host ediliyor.
Tek derdimiz kutuları satalım. Ülke Bilgi toplumu olsun.

Uyanın Türkiye Cumhuriyeti Devleti Vatandaşları, kutu satıcıları.

Bu kutu satışları ile Türkiye Bilgi Toplumu değil. Ancak Bilgisayar Toplumu olur.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu