102X Hertz…

Merhaba,Burasi 1022Hz ‘den kendi evrenine yayın yapan Zafer BABÜR’ün radyo istasyonu. Alıcılarınızı ayarlayın yayın buradan devam ediyor.
İnsan beyninin yaydığı radyasyon miktarını bilirsiniz büyük olasılıkla. Magnetic dalgaların nelere kadir olduğunu da belki. Saç kurutma makinasından, floresan lambaya, bilgisayar ekranından, microdalga fırına heryerde radyasyon yolu ile ışıma ve yayılma var. Bunların yaydığı dalga boylarının büyüklükleri insan beyniyle kıyaslandığında çok büyük tabii.

Lise edebiyat öğretmenim rahmetli Suzan Karamanlıoğlu ile bir ders arasında tartışıyordum. Yakın gelecekte karşımızdaki insanın ne düşündüğünü görebileceğiz bu sayede edebiyat farklı bir biçim alacak, artık tek yönlü yöntemi ile değil biraz daha etkin biçimlenecek düşün, ve buna bağlı olarak yazım dünyamız diyordum. O ise bunun çok tehlikeli olacağını insanlık için pek hayırlı olmayacak işler üzerinde kafa yormamamızı tavsiye ediyordu.

Yıllar geçti piyasalarda iş yaparken, karşımdaki kişi ile pazarlık yaparken, onların yaydığı dalgaları da bir yandan analiz etmeye çalıştım. Hani derler ya yıldızımız barışmadı, altıncı his, hiss-i kablel vuku vs çok doğru bunlar. Çünkü siz bir başkası ile iletişim halinde iken sadece sözcüklerle değil beyninizin yaydığı radyasyon ile de iletişim halindesiniz ve kimi vücutlardaki mevcut transducerlar bu yayılan dalga boyundan düşüncelerinizi elde edebiliyor ve deşifre edebiliyor. Yani ağzınız Z derken aklınızın A dediğini anlıyorlar.

Şimdilerde Kaliforniyada medikal alanda çok iyi bilinen bir arkadaşım ile üzerinde tartıştığımız konu beyin dalgalarını havada yakalayabilmek, malum kafatasına iliştirilen iletkenler sayesinde beyin haritaları çıkartılıyor ama bunun için kişinin o alete bağlı kalmasını gerekli kılıyor. Oysa ki bir el cihazının önüne geçen kişi yeteri kadar uzaklıkta ise bu dalga boylarını yakalayabilir, gerektiğinde bunu yükseltebilir ve bu yayını dünya üzerinde bir başka noktaya kolaylıkla gönderebilir. Anadili Urduca olan ama Türkçe bilen sevdiğinize “Seni seviyorum”u Türkçe söylemek yerine bunu beyin dalgaları ile göndermenin etkisini hayal edebiliyor musunuz? Çok robotik mi geldi? O zaman size bir chip koyup beyinden aldığı Hz seviyesindeki kapsama alanı birkaç metre olan yayın devrelerini deri altına koyalım hem alıcı hem verici olarak çalışacak bu aletler sayesinde dil konusunda hiç bir probleminiz kalmasın ne dersiniz?

Bunun bir adım ötesini toplantılarda düşünüyorum, Erol Bey toplantıda yine Ömer Beye kızmış elindeki kül tablasını atmaya hazırlanıyor. Ama o an toplantıda olan Babür ün elindeki alıcı-verici aslında bu öfkenin yalan olduğunu görebiliyor. Ya da double-ajanlar ile olan toplantıda…

Ya düşüncesini düşünce seviyesinde saklayabilen beyinler olabilir mi? Yani bir toplantıya girmeden önce kendini şartlayan ve toplantıdan sonra yine eski haline gelmesini sağlayacak beyinler… Elbette mümkün, zira zaman ayarlı programları düşünün nasıl ki zamanı gelince görevi ifa ediyorlar, bazı portları kapatıp bazı portları açıyorlar. Düşünce sistemine göre de bunları yapabilirsiniz.

Peki ya bunları dört ayaklı dostlarımız ile paylaşırsak, bir yunus ya da Bagdat güvercini bizim için bir casus haline dönüşebilir mi? Hayvanların dilini konuşan insanlar vardır hani, Tarzan gibi. Bunu da dalga boyu ile yapabiliriz değil mi?

Alibaba ve Kırkharamiler masalını hatırlarsınız değil mi? Açıl susam açıl deyince koca dağ kapılar açılırmış o zamanlar bize hayal gelirdi ama oldu. Küçük kızımın dilinde bir şarkı yanıbaşımda söylüyor “Bir Aslan miyav dedi/Kediden korktu fare/Kedi pırrr uçuverdi/Yalan mı, tuhaf mı, yoksa inanmadın mı?”

Kalın Sağlıcakla

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu