Zurna’nın son deliği

Hatirlarmisiniz? Türkiye’ye internet yeni yeni gelmeye başladığında sohbet odalarında bir zurna kanalı vardı. Türkiye Internet’inin ilk sosyal ağı. IRC, MIRC, ICQ tüm bunlar insanların birbirleriyle internet ortamında sohbet edebilmelerine, tanışmalarına hatta bazılarının mutlu yuva kurmalarına olanak tanıyan sitelerdi. Birara ABD’da AOL çok meşhurdu. You’ve Got Mail isimli filmde Meg Ryan ve Tom Hanks’in gerçek hayatlarında tanışırken bir de sanal ortamda birbirlerinin olduğunun farkına varmadan tanışması AOL’un sohbet odalarında gerçekleşiyordu.
Daha sonra MSN aldı başını gitti. Hem dünyada. Hem Türkiye’de.

Günümüzde “zurnanın” son deliği ise Facebook.

Aslında ben olaya başka bir deyişimizle de yaklaşmak istiyorum. Önce adama eşiğini kaybettirdiler. Şimdi de buldu diye sevindiriyorlar.

Geçtiğimiz aylarda İstanbul’a iş seyahati için gelen ABD’li bir konuk sohbetimiz arasında insan eşiyle haftada sadece ve sadece 2 saat konuşuyormuş. Son yapılan bir araştırmadaki veri bu. İlginç değil mi diye sordu.

İlginç tabii ki. Hayatınızı paylaştığınız kişiyle bu kadar geniş haberleşme ortamı içinde sadece 2 saat vakit ayiriyorsunuz. İşlerin yoğunluğundan.

Geçmişe bakarsak…Eşeği kaybetmediğimiz zamanlara.

İnsanlar birbirileriyle oturup sohbet ediyordu. Kitap okuyordu. Radyo ve TV hayata girmeden önce. Biraz daha sosyal varlıklardık. Ya da kahvehanelere, kıraathanelere gidip oralarda sosyal bir ağın parçasıydık.

Radyo çıkınca yine insanlar biraraya toplandılar. Ama sohbet için değil. Aynı ortamda aynı şeyi dinlemek için.

TV çıktığında da sıradışı biraraya geliş oldu. Aptal kutusunun karşısına geçip bakınıp durduk hepimiz. Birbirimizle sohbet etmeyi unuttuk.

Sonra değişen dünya düzeni, iş yapış modelleri, bilgisayarın, cep telefonlarının hayatımızı şekillendirmesine, yönetmesine şahit olduk.

Bırakın birbirimizle sohbet etmeyi, radyo ve TV izleme alışkanlıklarımızı bile unutmaya başladık sürekli çalışmaktan. İşimizi eve taşımaktan.

Sonra işte Internet imdadımıza yetişti.

Kaybettiğimiz “eşeği”, yani sosyal ağları bu sefer sanal ortamda bulmaya başladık. Radyodan, TV’den önceki dönemlerdeki gibi insanlarla sohbet etmeye başladık. Dudaklarımız oynamasa da parmaklarımızı oynatarak. Hoş telefon ile bunu yapmak daha kolay ama. Biz yine de parmaklarımızı oynatmayı tercih ettik.

İşte geldiğimiz son nokta, zurnanın son deliği de Facebook.

İyisini kötüsünü eleştirecek, yorum yapacak değilim bu noktada.

Ama dikkat çekmek istediğim nokta. Teknoloji ne kadar ileriye giderse, bizim eski alışkanlıklarımıza o kadar yaklaştırıyor. Platform farklı olsa da.
Buna hiç dikkat etmiş miydiniz?

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu