CeBIT üzerine birkaç satır…

Bütün Avrupa’yı hallaç pamuğu gibi atan II. Dünya Savaşı’nın üzerinden 10 yıldan fazla bir süre geçmiş. Almanya, bu savaştan ve yıkımdan ikiye bölünerek kurtulabilmiş. Batı kanadında ekonomik büyüme inanılmaz derecede hızlı… 50’li yılların sonunda “ofis ekipmanı sanayi”, Hannover Fuarı’nda üçüncü büyük katılımcı grup olarak yer almış. 1960’lı yıllarda elektronik alanda patlama yaşanıyor fuarda Bir çok teknolojik yenilik ardı ardına sergileniyor. 1965’te Heinz Nixdorf, efsanevi 820 universal bilgisayarını ilk kez bu fuarda sergiliyor.1970 yılında Deutsche Messe AG, fuar alanının kuzey kanadında yer alan yeni 1. Hall’u açarken “ofis ekipmanları” alanındaki gelişmenin öneminin altını çiziyordu. Bu üç katlı binanın yer altı garajında 2000 katılımcı için otoparkı bulunuyordu. Binanın zemin katındaki sergi salonu 70 bin 300 metrekareydi. Üst katta ise 750 prefabrike kabin bulunuyordu. 1984 yılında Hall 1, Guiness Rekorlar Kitabı’na girdi. (Yazarın notu: İnsanın ayaklarına karasular iniyor vallahi gez gez!)
Bu yeni binayla birlikte burada sergilenecek ürünler için yeni bir kategori ismi gerekiyordu. Önerilerden biri CeBOT’tu
Almanca açılımı, Ofis ve Organizasyon Teknolojisi Merkezi anlamına geliyordu. Ancak komite CeBIT’ten yana karar kıldı. Ofis ve Bilgi Teknolojisi Merkezi anlamında yani

1970’li yılların sonuna gelindiğinde, Hall 1 yetmez olmuştu. Deutsche Messe AG, Hall 2 ve 18’i de CeBIT’e dahil etmek zorunda kaldı. 80’lerin başında CeBIT, Hall 3’e taştı. Bu yıllarda PC üreticileri CeBIT’i dünyaya açılan bir pencere olarak görmeye başlamışlardı. 1984 yılı Kasım ayında Deutsche Messe AG, 1986 yılında CeBIT’in Mart ayında ayrı bir “event” olacağını açıkladı
Ve 12 Mart 1986’da CeBIT, 200 bin metrekare üzerinde bir alanda 2142 katılımcı firma ve 334.400 ziyaretçiyle kendi kanatlarıyla uçmaya başladı.
1995 yılında, 6111 katılımcı firma ve 755 bin 326 ziyaretçiyle (100 bin kadarı yurtdışından olmak üzere) CeBIT, artık bir “mega event” haline gelmişti. İlgi güzeldi, ama CeBIT profesyonellik karakterini kaybediyordu. Profesyonel ziyaretçiler ve katılımcı firma yetkilileri o kalabalık içerisinde gereken iş görüşmelerini yapamayacak hale gelmişlerdi. Daha sonra bazı tedbirler alındı. Öncelikle giriş fiyatları ciddi anlamda arttırıldı. Bunun ardından, fuar süresi kısaltıldı. 2004 yılına gelindiğinde 320 bin metrekare alanda 6200 katılımcı firma (yüzde 47’si yurtdışı olmak üzere) ve 510 bin ziyaretçiyle CeBIT, hala gözde bir fuar

Avrupa’da durum böyleyken, Yeni Dünya’daki gelişmeler CeBIT açısından pek de iç açıcı değil
CeBIT America’nın resmi web sitesi www.cebit-america.com adresine girdiğinizde şöyle bir mesajla karşılaşıyorsunuz: “Yönetim, event’in devam edip etmeyeceği konusunda, ilgili üçüncü şahıslarla görüşme halindedir.”
Internetnews.com editörlerinden Roy Clark’ın yazdığı 3 Ağustos tarihli makaleye göre, Cebit America 2003, yalnızca 3000 kadar müşteri çekebilmiş. 2004 katılımcı rakamları ise şimdilik belli değil. Ancak bazı kaynaklara göre, 2004’te CeBIT America’ya katılan ziyaretçi sayısı 15 bin civarında
Oysa geçtiğimiz yıl ülkemizde yapılan CeBIT Eurasia’nın ziyaretçi sayısı 163 bin 724
Yani CeBIT America’nın 10 katından daha fazla
Aslında bu oran oldukça gurur verici
Ama bir an durup düşünmek gerekiyor. 1995 yılında Deutsche Messe AG, büyük ziyaretçi oranına rağmen, fuarın “profesyonel karakteri”nin bozulduğunu görerek bir takım önlemler almak zorunda kalmıştı. Acaba, CeBIT Eurasia da aynı tehlikeyle karşı karşıya mı? İki fuarın arka planında görev alan biri olarak şunu söyleyebilirim ki, bu meseleyle ilgili fikirler muhtelif
Kimi katılımcı firmalar, kalabalığı “kuru kalabalık, poşetçi” olarak tanımlarken, bazı katılımcı firmalar da, kalabalıktan pek memnun. Hatta, bazı firmalar yangına körükle gidip, standlarını mahşer meydanına çevirecek atraksiyonlara girişiyorlar, futbolcu, manken, artist filan çağırıyorlar. Aslında CeBIT Eurasia yetkilileri, hafta içinde profesyonellerin daha çok görüşme ve ziyaret yaptıklarını, hafta sonunda ise teknolojiye susamış kitlenin geldiğinin altını çiziyorlar.
Böylesine görkemli bir fuarın İstanbul’da yapılması, gerçekten gurur verici
Bilişime harcanan rakamların, Amerika’ya kıyasla “minicik, minnacık” olduğu bir ülkede, Amerika’daki ziyaretçilerin 10 katından fazla ziyaretçi toplayan CeBIT Eurasia, ümit ederiz, Türkiye’deki bilişim yatırımlarının artmasına ve teknolojinin yayılmasına katkıda bulunmaya daha uzun yıllar devam eder.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu