Çevreci altyapıya sahip değiliz
ABDde IFS tarafından bağımsız araştırma kuruluşlarına yaptırılan bir araştırmaya göre, ABD ve Batı Avrupada çevreyle ilgili tartışmaların sıcaklığını korumasına rağmen kurumlar, doğadaki kendi karbon ayakizlerini ölçümleyecek ve izleyecek sistemler açısından yetersiz kalıyor. Bu dev araştırmayı IFS adına İskandinav ülkelerinde IDC, ABDde RBInteractive Research ve Benelux ülkelerinde ise Heliview Research yönetti. Avrupa ve ABDde çevreyle ilgili hukuki altyapıdaki gelişmeler nedeniyle şirketler, çevreye olan olumsuz etkilerinin azaltılması ve belgelendirmesi için yasal otoriteler, müşteriler ve yatırımcılarında yoğun baskı görüyor. IFSe göre araştırma verisi, bu alandaki mevcut yasal yaptırımları hızla uygulamak isteyen kurumların mevcut iş teknolojilerini hızla değiştirmeleri gerektiğini söylüyor. Endüstriyel sektörlerdeki üst düzey yöneticilerle gerçekleştirilen IFS araştırmasına yanıt veren şirketlerin önemli bir bölümü, ABD firmalarının % 83ü, İskandinav firmalarının % 82si ve Benelux ülkelerinin % 79u uzun bir süredir çevreye olan etkilerini izlemenin yolunu araştırdıklarını ifade ediyor. Avrupa şirketlerinin önemli bir bölümü, İskandinavların % 74ü, Benelux ülkelerinin % 75i ise kurumsal faaliyetlerinin çevreye olan etkilerini izleyebilecek, kurumsal kaynak planlaması gibi, herhangi bir yazılım teknolojisine sahip olmadıklarını açıkladı.
Amerikada durum biraz daha iyi görünüyor. ABD şirketlerinin % 47si çevresel etkiyi takip edecek herhangi bir yazılıma sahip değilken, % 42si de sınırlı olanaklarla çevresel etkilerini ölçümleyebiliyor.
Şirketler aciliyetin farkında
Çevreci BT konusunda ne düşündükleri sorulduğunda ise IFS araştırmasına katılanlar farklı yanıtlar veriyor. Çevreci BT yatırımlarının daha çok pazarlama amaçlı gündeme geldiğini ifade edenlerin oranı İskandinav ülkelerinde % 35i bulurken, yasal yaptırımların rol oynadığını söyleyenlerin oranı % 22, maliyetleri azalttığını ifade edenler ise % 19 olarak gerçekleşti. Buna karşılık Benelux ülkeleri ve ABDde faaliyet gösteren şirketlerin yöneticileri çevresel uyumluluğun çok önemli bir kazanım olduğunu söylerken, bunu pazarlama kaygıları ve maliyet azaltma girişimleri izledi. Örneğin, Amerikan yöneticilerinin % 36sı, Benelux ülkelerindeki yöneticilerin ise % 34ü kurumlarının çevreyle olan uyumları açısından Çevreci BT yatırımlarının önemli olduğunu düşünüyorlar.
Amerikan ve Avrupa işletmelerinin yarıdan fazlasına, araştırma kapsamında, kendi mevcut kurumsal kaynak planlama (ERP) sistemlerine çevreyle ilgili izleme yazılımları eklenmesine ne yanıt verecekleri soruldu. Üst düzey yöneticilerin çoğu böyle bir konuya büyük ilgi göstermesine rağmen, birçoğu hangi ERP markasının bu özel işlevselliği sunduğunu ifade edemedi.
Çözümü IFS sunuyor
Araştırma hakkında bilgi veren IFS Türkiye Yönetici Ortağı Ergin Öztürk, konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
Bu araştırma, çevreci ölçümlemenin ABD ve Avrupa şirketlerinin yönetim kurullarında tartışmaya açıldığını gösteriyor. Kurumların doğadaki karbon ayakizlerinin ölçümlenmesi ve azaltılması için mevcut iş uygulamalarından bu yönde sağlıklı bilgi alabilmeleri gerekiyor. İş uygulamalarıyla süreç iyileştirmesinde haklı bir üne sahip olan IFS, kurumsal karbon ayakizi takip sistemleri ile çevreci düzenlemelere uyumlu, yönetim kurulu düzeyinde risk ölçebilen, çevresel etkileri azaltan, uçtan uca entegre ve hesaplı çözümler sunuyor.
IFS İş Uygulamalarının bir bileşeni olan ve uygulamalarla entegre çalışan Eco-footprint Management aracı kurumların iş faaliyetlerinde yol açtıkları çevresel etkileri ölçümlemeye ve takip etmeye yarıyor. IFS müşterileri, kurumsal standartlara sahip bu yazılım aracı ile çevresel maliyetleri denetleyebildikleri gibi çevreye ilişkin yasal düzenlemelere ne oranda uyum sağladıklarını da izleyebiliyor. Ayrıca şirketler, bu aracın sunduğu özelliklerden çevreci bir tedarik zinciri oluşturmak için de faydalanabiliyor.