Hürmüz boğazı, petrolün ve verinin geçiş noktası

Pek çok uzman, İran’ın doğrudan müdahale etmesi durumunda Hürmüz Boğazı’nı hedef alabileceğini konuşuyor. Çünkü burası, yalnızca bir coğrafi dar geçit değil; dünya enerji trafiğinin can damarı.

Orta Doğu’da yeniden tansiyon yükseldi. İsrail’in İran topraklarına yönelik saldırıları ve İran’ın doğrudan karşılık vermesi, bölgeyi sadece siyasi değil, ekonomik ve teknolojik bir türbülensin eşiğine getirdi. Bu çatışma senaryolarının en kritik başlıklarından biri ise, Hürmüz Boğazı’nın bloke edilmesi olasılığı.

Pek çok uzman, İran’ın doğrudan müdahale etmesi durumunda Hürmüz Boğazı’nı hedef alabileceğini konuşuyor. Çünkü burası, yalnızca bir coğrafi dar geçit değil; dünya enerji trafiğinin can damarı.

Hürmüz’den petrol değil veri de geçiyor

Dünya petrolünün yaklaşık %20’si (günlük 18-20 milyon varil), bu dar su yolundan geçiyor. İran, Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin petrol ve doğalgaz ihracatı, Basra Körfezi’nden çıkıp dünyaya Hürmüz Boğazı üzerinden ulaşıyor.

Ancak mesele sadece enerjiyle sınırlı değil. Son yıllarda milyar dolarlık yapay zeka (AI) yatırımlarıyla dünya sahnesinde dikkat çeken Körfez ülkelerinin haberleşme altyapıları da Hürmüz Boğazı’nın altından geçiyor. Google, Microsoft, Amazon, IBM gibi küresel devlerin desteklediği yapay zeka projeleri, veri merkezleri ve bulut altyapısı için yüksek kapasiteli, düşük gecikmeli internet bağlantısına muhtaç. Bu bağlantıların çoğu, Basra Körfezi’nden çıkan ve Hürmüz Boğazı’nı geçerek Hint Okyanusu’na bağlanan denizaltı fiber optik kablolar üzerinden sağlanıyor.

Bu kablolar bir çatışma sırasında zarar görürse ya da sabotaja uğrarsa, Körfez’deki AI yatırımları, sadece bir internet kesintisiyle değil, potansiyel bir dijital çöküşle karşı karşıya kalabilir.

İnternet Yoksa, AI da Yok

Yapay zeka sistemleri, büyük veri kümelerine ve anlık bilgi alışverişine dayanır. İnternet bağlantısının kesilmesi, bu sistemlerin çalışamaz hale gelmesi demektir. Dolayısıyla Hürmüz Boğazı’nın kapanması, sadece petrol arzını değil; aynı zamanda veri akışını, yapay zeka gelişimini ve bölgesel dijital ekonomiyi doğrudan etkileyecektir.

Körfez ülkelerinin bu riski bertaraf etmek için aradığı alternatif rotalar, bizi Türkiye’ye getiriyor. Çünkü Körfez veri trafiği için olası yedek yolların hemen hepsi, dolaylı ya da doğrudan Türkiye üzerinden geçiyor.

Türkiye Üzerinden Dijital Koridor

Olası alternatiflerden biri, Körfez’den Suudi Arabistan’a, oradan da İsrail’e uzanıp Akdeniz’de denizaltı kablolarıyla Avrupa’ya bağlanmak. Bir diğeri, Kuveyt veya Irak’tan Türkiye’ye yönelip buradan Avrupa ve Orta Asya bağlantısını sağlamak. Bu senaryolarda Türkiye, bir “dijital kavşak” haline geliyor.

Ayrıca, gelecekteki jeopolitik dengeye göre Suudi Arabistan-Suriye-Türkiye hattı da gündeme gelebilir. Tüm bu rotalar, Türkiye’nin altyapısal ve stratejik önemini artırıyor.

Bu bağlamda, Türk Telekom’un sahip olduğu bölgesel fiber ağ kapasitesi, alternatif güzergâh planlamalarında Türkiye’yi cazip kılan unsurlardan biri. Mevcut altyapı; Körfez’den gelen veri trafiğini Avrupa’ya en kısa ve güvenli şekilde taşıyabilecek kapasiteye sahip.

Krizdeki Fırsat

Çincedeki “kriz” kelimesinin hem “tehdit” hem “fırsat” anlamlarını içerdiği söylenir. Ortadoğu’daki bu yeni risk ortamı da Türkiye için tam olarak böyle bir anlama geliyor.

Elbette bölgedeki her tehdidi halkımız, uzmanlarımız, siyasilerimiz yıllardır tartışıyor, analiz ediyor. Ancak bu sefer farklı bir pencere açmak istiyorum: Fırsat penceresi.

Türkiye, bölgesel dijital altyapı yatırımlarını çekmek için stratejik ve teknolojik hazırlığını hızlandırmalı. Özellikle, Körfez’den gelecek veri trafiğini yönlendirecek fiber ağ yatırımlarına ve dijital transit merkezlerine odaklanılmalı. Gerekirse, Suriye üzerinden geçecek hatlara uluslararası yatırımcılarla ortak projeler geliştirilmeli.

Körfez’deki milyar dolarlık AI projelerinin kaderi, bugün büyük ölçüde Türkiye’nin vereceği altyapı ve diplomasi kararlarına bağlı hale gelmiş durumda. Eğer biz “internetsiz kalan Körfez’e Avrupa bağlantısı lazım, en mantıklı rota Türkiye” gerçeğini yeterince iyi anlatabilirsek, bu büyük oyunda veri yollarının yönünü belirleyen aktörlerden biri olabiliriz.

Veri Yeni Petroldür

Yıllardır söylenen bir söz var: “Veri, yeni petroldür.” Bugün görüyoruz ki veri yolları da tıpkı petrol yolları kadar stratejik, hatta bazı durumlarda daha kritik hale gelmiş durumda.

Türkiye’nin bu fırsatı değerlendirmesi için güçlü bir dijital diplomasiye, altyapı seferberliğine ve bölgesel vizyona ihtiyacı var.

Bu kriz, bizim için yalnızca bir bölgesel güvenlik sorunu değil. Aynı zamanda, yapay zeka çağının yeni veri yollarında yerimizi alma şansı. Şimdi, doğru kararlarla dijital geleceğin bir kavşak noktası olabiliriz.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu