İcraat ile uğraşmayın, şimdi “oyun” zamanı!..

Başbakan Binali Yıldırım, 2017’yi “Bilişimle Kalkınma Yılı” ilan etti. Araya referandum, kampanya dönemi falan girdi. Şimdi sığ tartışmaları bırakıp da “bilişimle kalkınmaya” var mıyız Türkiye?Türkiye’deki araştırmalar, istatistiki veriler ne derse desin… Sokak ekonomisi gerçeği var. Türkiye T ile başlayan dört sektörde ciddi sorun yaşıyor.1- Tarım
2- Turizm
3- Ticaret
4- Teknoloji
T4 diye adlandırdığımız bu konular hakkında da bilgi sahibi, hatta birçok kişiden daha fazla bilgi sahibi olabilirim ama benim en iyi olduğum alan Teknoloji.
Yani ne en kritik sektör olan tarımdan, 37 tane alt sektörü besleyen turizmden veya alışveriş muhitlerindeki ana caddeler üzerinde kapanmakta olan mağazalardan, boş AVM’lerden bahsetmeyeceğim. Teknoloji ve bizdeki fırsatlar. 
Önümüzde teknoloji alanında, İngiltere’nin Avrupa Birliği’ni terk etmeye hazırlandığı bu günlerde önemli bir fırsat var. AB standartlarında, AB ekonomik düzenlemeleri ve AB iş kanunlarına göre çalışan İngiltere, AB ile resmen boşandığı zaman bir hayli sorun yaşanacak.
Erken seçim kararı, Finans sektörünün ve Oyun geliştiricilerinin kendilerine yeni ikametgah arayışı, hatta diğer başk sektörlerin bile İngiltere’den taşınmayı düşünmeleri… Bunlar yani kısaca BREXIT, Türkiye ve Türkiye teknoloji ekosistemi için büyük fırsat.
UKIE isimli sivil toplum örgütü, kendileri İngiltere’deki tüm oyun geliştiren şirketlerin çatı örgütüdür, üyeleri arasında yaptığı araştırmada, şirketlerin yüzde 40’ının BREXIT sonrası İngiltere’yi terketmeye çalıştığı gerçeğini ortaya çıkardı geçtiğimiz ay.
2 binden fazla (2.088) oyun şirketinin bulunduğu İngiltere’de bu sektör yaklaşık 12 bin profesyonele istihdam sağlıyor. Şirketlerin yüzde 57’si ise AB vatandaşı personel istihdam ediyor. Bu şirketlerin toplam ihracatına ilişkin rakamlar ortada net şekilde yok ama, sadece ve sadece tüketicilerin oyunlara harcamış olduğu rakam 5 milyar dolar seviyesinde. Bizim 30 milyon turist, binlerce otel, havayolları, seyahat acentaları ve on binlerce çalışan ile elde ettiğimiz, tüm teşvikleri de önüne sürdüğümüz halde 22 milyar dolarlık turizm gelirinin nerede 1/4’ü.
İngilizlere kucak açalım
UKIE, araştırması sonrasında Türkiye Oyun Geliştiricileri Derneği başkanı Ali Erkin’e “İngiltere’de böyle bir durum var. İngiltere’yi terk etmek istiyorlar. Hani, biz Türkiye olarak bu şirketlere yeterli teşviği, olanağı versek, gerekli şartları sağlayabilsek, bana iyi olurmuş gibi olur. Siz ne dersiniz bu konuda? ” diye sordum.
Türkiye’deki oyun geliştiricileri de hafife almayalım. Türkiye’nin kendi oyun ekosistemi o kadar büyük olmasa bile, oyun şirketlerimizin geliştirdiği oyunlar ve yurtdışı başarıları ortada. 500 milyon dolarlık ihracat ile 2016’da rekor kırdılar.
Ali Erkin’in, benim sorduğum soruya cevabı çok net oldu. “GELSİNLER”.
Konuya ilişkin hem bizim oyun geliştiricilerini ve sektörü, insan kalitesini, hem Türkiye’deki teşvik sisteminin muhteşemliğinden bahsetti uzun uzadıya. Ben size kısaca özetleyeyim Ali Erkin’in söylediklerin:
“Türkiye olarak biz oyun konusunda ciddi bir gelişme sağladık. İyi bir insan kaynağımız var. Türkiye’de oyun geliştiricilere, bu şirketlerin hem istihdam sağlamasına hem de ihracatına yönelik ciddi olanaklar, teşvikler zaten mevcut. Elde un var, şeker var, yağ var. Sadece helva yapmak kalıyor. Türkiye’deki şirketler zaten bunu yapıyorlar, ama İngiltere gibi ciddi bir oyun sektörünün bulunduğu ekosistemden Türkiye’ye taşınacak olan şirketlerin de katkısı büyük olacaktır”.
Burada sizin aklınıza gelen sorular benim de aklıma geldi. “Bu şirketler Türkiye’ye gelirse, yetişmiş insan kaynağını kaybetmez miyiz? Onlar büyük, siz küçük şirketlersiniz sizin açınızdan dezavantajlı durum ortaya çıkmaz mı?” vs. pek çok soruyu yönelttim. Yine özet olarak aktarayım Ali Erkin’in söylediklerini.
“Biz daha önce yetişmiş eleman konusunda zaten sıkıntılar çektik. Bizim sektörümüzde çalışan personel ile savunma sanayii yazılım sektöründe çalışan personelin nitelikleri aynı. Zamanında savunma sektörü, bizim en büyük rakibimiz konumundaydı. Bir çok eleman kaybı yaşadık. Ancak geldiğimiz noktada biz de kendi ayaklarımız üstünde durabiliyoruz. Onların bizden aldığı gibi biz de oradan eleman çekebiliyoruz. Kısaca, İngiltere’den gelecek oyun şirketleri de bizden eleman alır, biz de onlardan eleman alırız. Ancak sürekli büyümeye açık olan sektörde taze kana ihtiyaç olacak. Her iki taraf da üniversitelere yönelecek. Bu hem uzmanlık, hem yetişmiş insan kaynağı demek. Sonuçta herkes kazanacak. Yeter ki onları Türkiye’ye gelmeye ikna edelim.”
Bilişim güvenliği ülkesi Almanya
Angela Merkel 2005 yılında Şansölyeliğe geldiğinde Almanya’da bilişime dair neredeyse hiçbir şey kalmamıştı. Siemens, bilişim alanında yavaş yavaş çekilmeye başladı. Alman PC markaları yok olmak üzereydi. SAP ve MediaSaturn Almanya’nın neredeyse ellerinde kalan son kozlardı. Merkel, bilişim alanında söz sahibi olmaları gerektiğinin altını çizerek bu alanda bir seferberlik başlattı. Teknolojinin, bilişimin tamamına odaklanmak yerine strateji çok basitti. Güvenlik. Bilişim güvenliği “CyberSecurity’ yani. Bu alanda faaliyet gösteren şirketler desteklendi, önleri açıldı. Şuan Almanya kendisini bilişim alanında “Bilgi Güvenliği Ülkesi” olarak konumlandırıyor. CIA’nin Merkel’i dinlemesi meselesine falan hiç girmeyeceğim. Konuyu anladınız.
Kısaca, önümüzde Almanya gibi bir model var. Altyapı, insan kaynağı, düzenlemeler, teşvikler vs. her olanağa sahibiz. Niye “İcraatın İçinden” diye programlar yapmaya uğraşıyoruz ki?
Gelin oyun oynayalım.
Oyun, çok ciddi bir iştir.
Zaten İngiltere merkezli şirketleri Türkiye’ye taşımaya çalışmak da bir nevi strateji oyunu.
İlgilenirseniz İngiltere OYUN ENDÜSTRİSİ ile ilgili ciddi çalışmayı da linkte bulabilirsiniz.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu