
Magnesia kazıları 20. yılında
Son 5 yılında, Ericsson Türkiye desteği ile çok daha kapsamlı kazıların gerçekleştirildiği Magnesianın 20. yıldönümü, yerli yabancı kazı başkanları, akademisyenler, iş, sanat ve kültür dünyasının katıldığı bir etkinlikle kutlandı. Aydın ili, Germencik ilçesi, Ortaklar beldesine bağlı Tekinköy sınırları içinde yer alan Magnesia antik kentinde yapılan kazıların son 5 yılı içinde, Anadolunun Hellenistik döneme ait en büyük dört tapınağından biri olan Artemis Tapınağının, bir depremle yıkılmış olduğunu kanıtlayan batı cephesi, Propylon, ve Toplantı alanı tümüyle; Çarşı Bazilikasının, Agoranın doğu stoasının ve Roma evinin bazı bölümleri ortaya çıkarıldı. Bu yıl 28 bin kişilik stadionun kazılarına da başlandı. Kazı ve çevre düzenlemesi tamamlanan Theatron, 20. yıl kutlamalarıyla birlikte, 21 Ağustos 2004te ziyarete açıldı.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Bingöl başkanlığında Magnesia antik kentinde sürdürülen çalışmalarda, kazı konservasyon ve restorasyon çalışmaları yukarıda adı geçen yapılarda 35 işçi ve 25 kişiden oluşan bilimsel ekip tarafından gerçekleştiriliyor.
Artemis Tapınağı, Ortaklar-Söke karayolunun hemen yanında yer alan bir tapınak yıkıntısı olmakla birlikte, Magnesianın araştırılmasının en önemli nedenlerinden biridir. Bu yapı 1891-93 yıllarında yapılan kazılardan bugüne kadar hiçbir koruma önlemi alınmaksızın doğanın ve insanoğlunun tahribine uğrayarak bugünlere gelmiştir. Fransızlar tarafından da Paris Louvre Müzesine götürülen, bir bölümü de İstanbul Arkeoloji Müzelerinde teşhir edilen ve Amazonlarla Greklerin savaşının konu edildiği kabartmalı frizlerin yer aldığı Artemis Tapınağının batısında yapılan çalışmalar bu yıl tamamlandı. Almanlar tarafından Berlin Pergamon Museuma götürülmüş ve taş ocağı olarak kullanılmasından ötürü tamamen yok olmuş yapı elemanları dışında, batı cephesinin üst yapısına ait birçok eleman ortaya çıkartılmıştır. Yapının en önemli özelliklerinden biri olan üç kapılı alınlık yeniden oluşturulmuştur.
Çalışmaların devam ettiği yapılardan bir diğeri olan Çarşı Bazilikası, bir kapalı çarşı niteliğindedir. Theatron ise, tiyatro planlı bir yapıdır. Dini törenler için yapılmakta iken, heyelan sonucu toprak altında kaldığı varsayılmaktadır. Önemi, bitmemiş bir yapı olmasından kaynaklanmaktadır.
Antik kent kimlik kazanıyor
Magnesia kazısı, sadece ortaya çıkarılan yapıları onararak, ya da kısmen yeniden inşa ederek koruma altına almakla ve böylece ülkemizin kültür varlıklarını tanıtarak onlara sahip çıkılmasını vurgulamakla yetinmiyor; Antik kente arkeoloji kültür ve sanat açısından da bir kimlik kazandırmaya çalışıyor. Örneğin 8 yıldır yapılan çocuk şenlikleri ve resim yarışmaları bu yıl Çocuk Gözüyle Magnesia isimli bir kitapta toplandı. Yurdumuzda eksikliği duyulan arkeolojik yayınlara bir katkı da Arkeolojik Mimaride Taş başlığı altında yayınlandı. Ayrıca bu yıl ziyarete açılan yapı da, Theatron kitabında, Magnesia kazılarının ilk monografik yayını olarak bilim dünyasının hizmetine sunuldu. Magnesia Kazıları, Arkeoloji, Kültür Sanat Dizisinin bu ilk üç kitabı Homer Kitapevi ve Yayıncılık A.Ş. tarafından basıldı ve 20. yıl etkinlikleri kapsamında tanıtıldı.
Ericssonun Magnesiaya olan desteği, bu yıl, sadece kazı, restorasyon ve yayınlarla kısıtlı kalmadı. Magnesia hakkında iki film de çekildi. 2 artı1 şirketi tarafından yapılan iki filmden biri Magnesianın tanıtımını kapsıyor. Berenike isimli bu filmde, bilinen antik kent tanıtımlarından farklı olarak Magnesia görüntüleri bir aşk öyküsüne uyarlanmış. İkincisi Nyx (Gece) ise, Prof. Dr. Orhan Bingölün Theatronun heyelanla yarım kalışını bir öyküye dönüştürmesinden yola çıkılarak oluşturulmuş bir kısa film.
Bu iki film de Magnesiada 20. yıl adlı bir bilgisayar sunumundan sonra davetlilere gösterildi. Son olarak da yine bu etkinliklerde yer alan iki sergi dikkati çekti; Theatron konulu çocuk resimleri sergisi ve Theatron kazılarının 20 yılını görselleştiren fotoğraf sergisi.
Erricsson Türkiye 1999 yılından itibaren Magnesia kazılarını desteklemektedir. Türkiyenin en önemli antik yerleşim yerlerinden biri olan Magnesianın tarihi M.Ö. 12. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Magnesianın, Platonun Devlet adlı eserinde öngördüğü biçimde, 12 semte (phyle) bölünerek her birinin bir tanrı adıyla adlandırıldığı ilk kent olduğu söylenir. Bunlardan sekizinin adlarının Aphrodite, Apollon, Ares, Hephaistos, Hermes, Hestia, Poseidon ve Zeus olduğu kanıtlarla da saptanmıştır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izinleri ve destekleriyle Ericssonun sponsorluğunda gerçekleşen Magnesia Kazısı, ayrıca Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesinin maddi, Batısöke Çimentonun lojistik katkılarıyla sürmektedir. Magnesia Kazıları, Bodrum Antik Sur Restorasyonundan sonra Ericssonun arkeloji alanındaki ikinci sosyal sorumluluk projesidir.