Siz cep telefonu haberlerini okurken!…
Singularity yaklaşıyor. 2018’de işlemcideki transistör sayısı beynimizdeki nöron sayısına ulaşacak. 30 yıl içinde, 10 bin IQ’ya sahip bilgisayarlar insan neslini tehdit eden boyuta ulaşacak.İspanya’nın Barcelona kentinde başlayan Dünya Mobil Kongresi (MWC17) her yıl olduğu gibi teknoloji dünyanın odağını bu şehre çevirdi. Bizim medyamızın ve teknoloji şirketlerimizin de. Ancak, medyamızın fuar alanında aktardığı haberleri okuduğunuzda, cep telefonu lansmanları dışında herhangi bir gelişmenin yaşanmadığı yanılgısına düşübelir, fuarda konuşulan konuların otonom araçlar ve 5G ile kısıtlı olduğuna kanaat getirebilirsiniz.
Bunun sebeplerini tartışmayacağım.
Dikkatinizi, konferanstaki en önemli konuşmacı, Japon Softbank Group Başkanı Masayoshi Son’ın konuşmasında işaret ettiği noktalara çekeceğim.
Singularity : Nöronlar, transistörlere karşı
Henüz bu kavramı duymayanlan için kısaca özetleyeyim. Singularity kavramı, tek bir bilgisayar işlemcisindeki transistör sayısının, beynimizdeki nöron sayısını geçtiği, yani bilgisayarın insandan daha akıllı olduğu (olacağı) günü anlatan kelime. Gün gelecek cep telefonumuzdaki, bilgisayarımızdaki işlemci veya akıllı ayakkabımızdaki nesnelerin interneti (IOT) yongası bizden daha zeki olacak.
Masayoshi Son, yaklaşık 20 yıl önce bu tarihi 2018 olarak belirlemiş. Birkaç yıl önce, öngörüsünü tekrar gözden geçirerek yine 2018 yılını bulmuş.
İşin matematiği şöyle…
İnsan beyninde ortalama 30 milyar nöron var. Ortalama 100 IQ’ya denk geliyor. Bugün ortalama bir işlemcideki transistör sayısı ise 3 milyar. 2018 yılında beyinimizdeki nöron sayısına, 30 milyara ulaşacak. 30 yıl içinde ise 1 milyon kat artarak 3 quadrilyona ulaşacak. Bu da işlemcilerin IQ seviyesinin 10 bine ulaşacağı anlamına geliyor. IQ seviyesi bizden 100 kat fazla olan cihazların bizden aptal olmaları mümkün mü? Daha da büyük tehlike, önümüzdeki yıllarda nesnelerin internetinin etrafımızda yer alan hemen hemen her şeyin içerisine girecek olması. Henüz güvenlik tarafı tam anlamıyla ele alınmayan, çözüm oluşturulmayan nesnelerin cihazları ile kuşatılacağız yani anlayacağınız.
1 trilyon nesnelerin interneti
Softbank’in 2016 yılı sonunda 32 milyar dolar nakit karşılığında ARM Holding’i satın aldığını hatırlayalım. ARM, endüstri uzmanları ve yatırımcılar dışında, ismi çok fazla duyulmuş bir şirket değil. Ancak kullandığımız her 100 akıllı telefonun 99’unda bu şirketin tasarladığı işlemcileri, her 100 nesnelerin interneti ürününden 65’inde ARM yongası bulunduğunu belirtirsem, ne kadar önemli bir şirket olduğunu söyleyebiliriz. Mayosashi Son’ın hedefinde 30 yıl içerisinde 1 trilyon nesnelerin interneti yongası üretmek var. 10 milyarlık dünya nüfusunda kişi başına yaklaşık 100 IOT çipi demek bu.
Rakam ve hedef abartılı bulunabilir. Ancak halen yollarda kullandığımız araçların her birinde 500 tane ARM çipi bulunduğunu düşünürsek!.. Hedef küçük bile kalıyor. Tüm bu çiplerin 10 bin IQ’da olduğunu ve birbirileriyle haberleştiğini. Korkutucu.
Asıl korkutucu olan ise bunların hiçbirisinde güvenlik bulunmayışı. Her bir arabada bulunan 500 ARM çipinden güvenliği olan tek bir işlemci bile bulunmuyor. Bunu Masayoshi Son söylüyor. Kendi şirketi. Biliyor herhalde kime ne sattığını.
Güvenliği olmayan işlemcilerin tehlikesini ise şöyle anlatıyor. “Geçenlerde mühendislerimizden birisi öğle yemeği için eşini beklerken, acaba kaç tane güvenlik kamerası haklayabilirim? Diyerek kendi kendisine iddiaya girmiş. Sadece bir öğlen yemeği zarfında hakladığı güvenlik kamerası sayısı 1.2 milyon”.
ARM yılın üçüncü çeyreğinden itibaren güvenli IOT çiplerini pazara sunmaya başlayacak. Güvenlik, nesnelerin internetini ve yapay zekayı kontrol altına alabilecek tek güç.
İnsan neslinin önündeki 12 tehlikeden birisi Yapay Zeka
2015 yılında, Oxford’daki bilim adamları insan neslini yok edebilecek 12 büyük tehlike olduğunun altıın çizdi. Nükleer savaştan, kötü yönetime, büyük volkan patlamasından ekolojik dengenin bozulmasına, iklim değişikliğine kadar 11 tehlike var. Diğer tehlike ise yapay zeka. İnsanlığı bu diğer 11 tehlikeden koruyabilecek tek şey ise 12’inci tehdit olan yapay zeka.
Masayoshi Son, yapay zeka tehdidini kontrol ederek hem bu tehdidi, hem de insan neslini sona erdirebilecek diğer 11 tehdidi ortadan kaldırmaya odaklanıyor. Ama bunun için zaman kısıtlı.
Singularity gelmeden…
Cevat Fehmi Başkut’un “Buzlar Çözülmeden” tiyatro oyununu okudunuz mu? Komedi filmlerinin usta oyuncusu Kemal Sunal’ın başrolünde oynadığı, aynı adlı, filmi muhtemelen izlemişsinizdir. Yoğun kış koşulları altında dünya ile bağlantısı kesilen bir kasabada, akıl hastanesinden kaçan hastaların, kasaba yönetimini, yanlış anlaşılmalar sonucunda ele geçirmesi, “delilerin” kasabadaki yolsuzluğa, rüşvete, karaborsacılığa son verip hakkaniyetli bir yönetim modeli oturtmaları anlatılır.
Kemal Sunal’ın canlandırdığı kaymakam ise “Buzlar Çözülmeden” diye başlayan söylemleriyle icraatlarını bir bir devreye sokar.
Buzlar çözülse, kendilerinin akıl hastası olduğu, yaptığı doğru işlerin çöpe atılıp, eski düzenin geri geleceğini bilir çünkü.
Masayoshi Son’ın da acelesi var. 30 yıl içinde buzların çözüleceğini ön görüyor. Buzlar çözülmeden önce, kendisinin ve Softbank Group şirketlerinin insanlık için yapabilecekleri kısıtlı. Tüm dünya olarak Singularity’ye hazırlık yapmamız gerekli. Bunun için 100 milyar dolarlık bir risk sermayesi fonu oluşturdu zaten. Bu fonla, yeni şirketleri, yeni teknolojileri destekleyip, insanlığı kurtarmaya çalışıyor. 100 milyar doları şöyle anlatayım, tüm dünya üzerindeki risk sermayesi fonlarının toplam kaynak büyüklüğü 65 milyar dolar.
Düne değil, yarına odaklanalım
Ülkemizdeki kısır teknoloji tartışmaları, ortaya çıkartılan ürün ve hizmetlerin “yarınımız, geleceğimiz” olarak adlandırılmasını üzüntü ile izliyorum. Ülke olarak, dün gerçekleştirmiş olmamız gereken yerli cep telefonu üretimi, kodlama eğitimi, yerli arama motoru, yerli internet ürün ve hizmetleri, yerli teknoloji geliştirilmesi yarınımızı kurtaracak gelişmeler olarak adlandırılıyor. Bugün dünyamıza girmiş olan, ürün ve hizmetleri kullanılmaya başlanılan sanal gerçeklik, bulut bilişim, artırılmış gerçeklik, 5G teknolojileri vs alanında faaliyet göstermek üzere kurulan Start-up’ları, bu konuda konferanslar veren konuşmacıları “futuristik” olarak adlandırıyoruz.
Yarınımızı kurtarmaya çalıştığımız teknolojiler dünün, futuristik olarak nitelendirdiklerimiz ise bugünün teknolojileri. Biz dünle, bugünle zaman kaybedeceğimize Mayasoshi Son gibi geleceğe odaklanmalıyız.
Eğer böyle vakit kaybetmeye devam edersek, teknoloji alanında böbürleneceğimiz tek nokta “Softbank, 32 milyar dolara satın aldığı ARM Holding anlaşmasını, Marmaris’teki marinada gerçekleştirdi” olur.
Yarına dair daha somut ipucu mu istiyorsunuz? Onu da söyleyeyim. İnsanların sosyal ihtiyaçlarına odaklanın. Ona yönelik teknoloji geliştirin.
Cepten video izlenme süreleri son yıllarda inanılmaz artış gösterirken, bu oranın daha da artmasına engel teşkil eden tehditler buna en güzel örnek. İnsanların cep telefonlarından TV veya video izlemesindeki engel ne yüksek mobil internet fiyatları, ne düşük bant genişliği (yavaş intenet) ne de cep telefonlarının pil sorunu. Cartesian isimli kuruluş araştırmış. En büyük dert cep telefonlarını video izleyebilmek için uzun süre, rahatsız edici şekilde elimizde tutmaya çalışmak. TV izleme zevkini tek başına değil de arkadaşlarla, aileyle deneyimleme isteği.
Masayoshi SON’ın Mobile World Congress’te yaptığı konuşmayı izlemek için TIKLAYIN