Tablet PC üreticilerin yeni gözdesi
Deloitte TMT (Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon) Grubunun hazırladığı ve teknoloji dünyasındaki eğilimlere yer veren Deloitte 2010 Teknoloji Öngörüleri raporu, tüketiciler için heyecan verici bir dönemin panoramasını çiziyor. Rapor, Cloud Computingden sanallaştırmaya, giderek popülerleşen Net Tabletlerin geleceğinden temiz enerji yatırımlarına kadar bu yıl etkilerini hissedeceğimiz birçok konuda çarpıcı tespitlerde bulunuyor. Kablosuz bağlantı özelliğine sahip Net Tabletler, zengin işlev ve tasarımları ile bu yıla damgasını vuracak ürünler arasında yer alıyor. Milyonlarca tüketicinin çekim alanına giren Net Tabletler, mini dizüstülerden (netbook) küçük ama akıllı telefonlardan (smartphone) büyük boyutları ile yepyeni bir kategoriyi temsil ediyor.
Bir süredir maliyet avantajları ve bilgisayar altyapısının yönetiminde sunduğu kolaylıklar nedeniyle bilgi işlem yöneticilerinin gözdesi olan sanallaştırma teknolojileri, bu yıl özellikle kurumlarda masaüstü PClerin yönetimi alanında daha çok rol oynayacak. Sanal masaüstü altyapıları hızla yaygınlaşırken bir başka gelişme ise Cloud Computing alanında yaşanacak.
Kurumlara birçok kurumsal BT hizmetini İnternet bulutundan satın alma olanağı sunan Cloud Computing pazarı geçen yıl 55 milyar dolarlık bir pazar oluştururken, bu yıl bu alanda elde edilen gelirlerin %20 artması bekleniyor.
2010 teknolojide ciddi atakların yılı olacak
Deloitte 2010 Teknoloji Öngörüleri raporunu değerlendiren Deloitte Türkiye TMT Lideri ve Ortak Oktay Aktolun şunları söyledi: Küresel pazarlarda başlayan görece rahatlamaya paralel olarak 2010 teknolojide ciddi atakların yılı olmaya aday görünüyor. Bireyler ve kurumlar fiziksel mekana ve kaynaklara bağımlı kalmadan, faaliyetlerini sürdürme olanaklarının sınırsızca arttığı yeni bir yıl yaşayacak. Yeni bir kablosuz cihaz klasmanı olan Net Tabletler, yarım kilodan daha hafif ağırlıkları ve ilginç tasarımlarıyla tüketiciden büyük bir ilgi görürken, bu cihazlara olan kullanıcı ilgisinin 2010da hız kazanmasını bekliyoruz. Ayrıca bu yıl bireylerin olduğu kadar kurumların da İnternet bulutunda daha rahat hareket ettiğini göreceğiz. Teknoloji sektöründe faaliyet gösteren ve göstermeyen bütün firmaların teknoloji trendlerini doğru okuması ve ona göre planlama yapabilmesi çok önemli. Hazırladığımız raporun bu bakımdan Türkiye teknoloji sektörüne ve iş dünyasına çok yararlı olacağına inanıyoruz.
Sanal Masaüstünün altın yılı
Sanal Masaüstü Altyapıları, geçmişin dump terminal veya ince istemciler olarak bilinen merkezi bilgi işlem modelini bu kez farklı teknolojilerle yeniden canlandırıyor. İşlem gücünü ve uygulamaları merkezileştiren Sanal Masaüstü Altyapıları, bu yıl on binlerce masaüstü bilgisayarın sanallaşmasını hızlandıracak. 2010 yılında en az 1 milyon kullanıcının ince işlemciye geçiş yapması bekleniyor.
İşlemci üretiminde maliyetler soru işareti
Intelin kurucusu Gordon Mooreun adını taşıyan Moore Yasası, işlemcilerde kullanılan transistör sayısının her 18 ile 24 ay arasında ikiye katlanacağı öngörüsünde bulunuyor. Her geçen gün daha performanslı ve daha az enerji tüketen işlemciler üreten endüstri, şu ana kadar bu yasaya sadık kaldı. 2005 yılında PClerde kullanılan en gelişmiş işlemcinin bugün en az 10 kat performans sunan işlemci yine 500 dolar civarında satın alınabiliyor.
Ancak yeni işlemci üretmek için kurulması gereken bir tesisin maliyetli bugün 7 milyar doları buluyor. Her yeni tesis ise bir öncekinden %50 daha pahalıya maloluyor. Maliyet artışıyla birlikte gelirlerin ve kar marjlarının azalması üreticileri sıkıştırıyor. Bu nedenle işlemci üreticileri, endüstride yeni işbirliklerine ve dağıtım kanallarına yönelmek zorunda kalıyor.
Cloud Computing hizmetleri gelişirken…
Ciddi maliyet avantajları sunan Cloud Computing hizmetlerine yönelik talep geçen yıl net olarak ortaya çıkarken, özellikle büyük kurumların CIOları, haklı olarak bazı endişelerinin giderilmesini istiyor. Güvenlik ve sürdürülebilirlik gibi yaşamsal konular, Cloud Computing hizmeti veren firmalar tarafından her ne kadar servis kalitesi anlaşmalarıyla güvence altına alınmış gibi görünüyorsa da yüz binlerce müşteriye hizmet veren firmalar için bazı soru işaretleri hala geçerliliğini koruyor. Olası veri kayıpları veya hizmet kesintileri Cloud Computing hizmeti sağlayanlara ciddi zararlar veren yüklü tazminat davalarına yol açabilir. Bu nedenle her iki taraf da durumu büyük bir dikkatle gözden geçiriyor.
Bu konuda iyi tanımlanmış servis kalite düzeyi anlaşmaları (SLAs), düzenli güvenlik denetimleri, üçüncü parti sertifikasyon kurumlarının pazardaki etkisi ve Cloud Computing teknoloji standartlarının tam olarak uygulanıyor olması, söz konusu endişeleri önemli ölçüde yatıştırabilir. Pazarın %20lik büyüme performansı, bu yöndeki çabaların ağırlık kazandığını gösteriyor.
Cloud Computing işlem gücünü merkezileştirmesi nedeniyle kurumlara ciddi maliyet avantajları sunuyor. Cloud Coputingin yaygınlaşması zamanla DVD, flash bellek, disk gibi kişisel veri depolama ürünlerine olan ihtiyacı sınırlayabilir.
Kurumsal BT satın almasında çalışana dikkat
Daha çok kurumları hedefleyen yazılım ve donanım firmaları, son yıllarda, tüketici profesyonelleri de dikkate almak zorunda. Zira çalışanlar son yıllarda kendi telefonları ve cihazları üzerinden mevcut kurumsal bilgisayar ağına daha çok entegre olmaya başladı. Bu nedenle kurumlar profesyonellere yönelik telefon ve kablosuz cihaz alımlarında bilgi işleme daha fazla esneklik tanırken, üretici firmalar kurum ihtiyaçlarının yanı sıra çalışanların tercihlerini de göz önünde bulunduruyor. Dolayısıyla kurumsal BT satın almalarında tüketici gereksinimlerinin öne çıkacağı bir yıl yaşıyor olacağız.
Enerjide güneş tutulması
Ekonominin yaşadığı büyük kriz daha çok çevreci teknolojileri vurdu. Bu alana yapılan yatırımlar azalırken, özellikle gelişmeler, güneş enerjisinden elektrik enerjisi üretmeye yönelik teknolojiler ve altyapıların önümüzdeki bir iki yıl daha hedeflenen canlılığa ulaşamayacağını gösteriyor. Ekonomik kriz nedeniyle geleneksel enerji fiyatlarının ABDde tahminlerin de gerisinde bir gelişme izliyor. Bu nedenle güneş enerjisinden elektrik üretmeyi hedefleyen yatırımların, yeterli devlet desteği olmadan 15-20 yıl daha kendisini geri ödeyemeyeceği tahmin ediliyor. Firmaların bu alandaki açıklarını kapaması için tüketicilere yönelmesi mümkün görünüyor. Bu sistemler, tüketiciye geçmişe göre daha uygun fiyatlardan pazara sunulabilir.