TBD dergisinde yasak kelimelerden bir öykü
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB), 27 Nisan 2011de servis sağlayıcı ve hosting firmalarına gönderdiği yasaklı sözcükler listesiyle, günlük hayatta sıklıkla kullanılan 138 sözcüğün kullanımını yasakladı. Ayrıca BTKnın hazırladığı İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar uygulaması, 22 Ağustos 2011de yürürlüğe girecek. Filtre kıstaslarının tamamen BTKnın belirleyeceği uygulamayla kullanıcılar, BTKnın belirlediği 4 İnternet filtresinden birini seçmek zorunda bırakılacak ve filtreyi aşmak suç sayılacak. Bu uygulama dünyada Çin, Küba, İran gibi İnternetin tutuklu olduğu ülkelerde kullanılıyor.Türkiye Bilişim Derneğinin (TBD), 1 Mayıs 2011de sanal ortamda yayınlanan Bilişim Dergisinin 132. sayısında Yayın Yönetmeni Koray Özer, TİBin yasakladığı kelimelerin yer aldığı kısa bir öyküyü kaleme aldı. İnternette içinde oyun sözcüğü geçen sayfaları veya alan adlarını yasaklamağa/filtre etmeye kalktığınızda büyük olasılıkla koyun ve boyun sözcükleriyle ilgili sayfa ve alan adları da bu uygulamanıza kurban gider değerlendirmesinde bulunan Özer, sözcük yasaklama veya filtrelemenin iki ucu keskin bir bıçak gibi olduğuna işaret ediyor. Özer, yazısını Keşke kaş yapmayı, yasaklama yollarına sapmadan gerçekleştirebilsek vurgusu yaparak bitiriyor.
Bilişim Dergisinin Mayıs sayısında Hikâye bu ya… başlıklı öykü şöyle:
Haydar, otuz-otuz bir yaşında genç bir yazılım mühendisidir. Nefes nefese teslim edeceği bir yazılım projesi üzerinde çalışırken telefonu çalar. Arayan eşi, Hatundur. Eşi, hemen eve gelmesini söyler. Çünkü çırıl çıplak soymasına rağmen sevgili oğulları Furkanın ateşi bir türlü düşmemiştir. Hatun, Furkanın ateşli bir hastalığa yakalanmasından korkmaktadır. Haydar acele ofisten ayrılır, sabah satın aldığı ve daha yiyemediği çıtır simidi bilgisayarın yanında bırakır…. Ofis eve yakın olduğu için Haydar hızlıca caddeye çıkarak eve doğru yürümeye başlar. Yürürken XX lisesinin bahçesinde futbol oynayan iki genç frikik mi, değil mi diye kavgaya tutuşmuşlardır. Arkadaşları, öğretmenler ve liseli kızlar bile kavgayı ayıramıyorlardır, belli ki gençler kavganın en sıcak bölümündedir. Hatta sarışın liseli bir kızın eteği yırtılır. Haydar gençlerin birbirlerine, hayvan, gay diye bağırdıklarını duyunca kavgayı ayırmaya karar verir. Çünkü karşıdan eskortlar eşliğinde Beatlesland Başbakanı geliyordur. Ancak lisenin bekçisi Haydarın önüne geçer ve Bahçeye girmek yasak hemşerim! der. Haydar bekçiye kızar, Öyleyse kavgaya Fransız kalma, konuk başbakan gelmeden kavgayı ayır! deyip, yoluna devam eder. Homemade kurabiye satan bir dükkândan ağzını şapurdatarak çıkan baldızı Nubileyi görünce, şaşkınca merhabalaşırlar. Meğer Nubile de onlara gidiyormuş ama kurabiyeleri görünce dayanamayıp dükkâna girmiş. Tamam enişte, itiraf ediyorum, ben böyle kaçamak yaptığım için şişmanlıktan kurtulamıyorum der. Haydar, Sen yetişkinsin, gelinlik çağına gelmişsin, artık sana akıl veremem diye cevap verir. Biraz ileride marketin manavı, Koş vatandaş yerli çikita, üç lira diye avaz avaz bağırıyordur. Eve çok az kalmıştır, enişte baldız hızlanırlar. Haydarın gözü köşedeki sinemanın afişlerine takılır. Yakında sinemada Adrianne Palickinin Fire or Partner adlı bir filmi oynayacaktır. Gelecek film de 1900lerin başında, Londrada bir terzinin yanında ütücü olarak çalışan bir büyücünün hayatının anlatıldığı, adı Türkçeye Büyütücü olarak çevrilen fantastik bir filmdir. Sinemanın önündeki güzel bir kız ellerine iki broşür tutuşturur: İlk içki free, Crazy Girls Show, Pic-teen Bar. Haydar, broşürü kıza geri verir. Koşa koşa evinin bulunduğu sokağa sapar. Nubile de cebinden çıkardığı çikolatayı ısıra ısıra top gibi yuvarlanarak eniştesinin arkasından koşar…