Telekom dünyasında neler oluyor?
Ağustos ayında Türkiye telekom sektöründe ardı ardına gelen “İSTİFA” haberleri ile ilgili olarak sektörden, medyadan veya iş dünyasından pek çok insan arayıp, bana düşüncelerimi soruyor. Sözlü olarak paylaştığım fikirleri, düşünceleri, analizleri buraya yazayım. Belgesi olsun. Baştan söyleyeyim, burada paylaşacağım fikirler sadece ve sadece benim analizlerime ve bu analizler ile 20 yılı aşkın bilişim sektörü tecrübesinin birleşmesi ile ortaya çıkan fikirler.
Sektörde, sıcak ama çok sıcak bir Ağustos ayı geçirmemize sebep olan gelişmelere bir göz atalım öncesinde.
Ne kadar ilgisi yok gibi gözükse de 1 Nisan’da başlayan 4G hizmetleri.
Başbakan ve kabine değişikliği. Buna bağlı olarak Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndaki kadro değişiklikleri.
15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişimi ve bunun akabinde FETÖ/PDY ile başlatılan mücadele ve tasfiyeler.
Bunun dışında İngiliz tahkim mahkemesinde Turkcell hissedarları ile orataya çıkan kararlar, Türk Telekom’un büyük hissedarı Saudi Oger’in, Suudi Arabistan’daki inşaat yatırımlarının zora girmesi ve Vodafone’un global seviyedeki görev değişikliği ve yapılanması.
Bu gelişmelerin hiçbirisi tek başına büyük bir etki yaratacak gelişmeler değil. Ancak hepsi biraraya gelince… Türkiye telekom sektörünün yeniden tasarlandığını, yeni bir yapılanmaya doğru gittiği ve bununla beraber üst düzey yönetim değişikliklerinin de kaçınılmaz olduğu aşikar.
DETAYLARI İLE O GELİŞMELER
1- 4G hizmetleri. 4G hizmetinin kaliteli, kesintisiz ve vaad edilen hızlarda sunulabilmesi için iki temel altyapı gereksinimi bulunuyor. Birincisi fiber altyapı, ikincisi frekanslar.
Her ne kadar frekans ihaleleri sonrasında, Vodafone tarafından, hizmet sunmaya kafi derecede frekans alındığı, stratejilerinin yeterli olduğu söylense de ihalede en az frekansı alan şirket Vodafone. Üstüne, şirketin Türkiye’de neredeyse yok denilecek kadar az fiber altyapısı bulunmasını da ekleyin. Defalarca soruldu, Vodafone Türkiye, elindeki fiber hattın uzunluğunu deklare etmekten özellikle imtina ediyor.
Hem daha düşük kapasiteli frekanslar, hem fiber altyapı eksikliği Vodafone’un özellikle 4G döneminde Türkiye’de sıkıntı yaşayacağına işaret ediyordu. Henüz bir sıkıntı baş göstermiş değil, ancak hem Vodafone içerisinden hem rakip şirketlerden mühendisler, Vodafone’un Eylül-Ekim aylarından itibaren ciddi altyapı sıkıntıları yaşamaya başlayacağını iddia ediyorlardı.
Bunun yanında, Türkiye’nin en küçük operatörü Avea, Türk Telekom’un kanatları altında 4G ile Vodafone’dan daha avantajlı konuma geçti. Hatta üstüne Türk Telekom’daki marka konsolidasyonu ile günümüzde Vodafone Türkiye, ülkenin teknik olarak ikinci büyük mobil operatörü olsa da fiili olarak sonunculuğa gerilemiş durumda.
Vodafone İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel’in, bir basın toplantısında Gökhan Öğüt’ün ayrılışı ile ilgili yapmış olduğu “Gökhan Bey, kendi kararıyla yeni fırsatları değerlendirmek üzere istifa etti. Bunu saygıyla karşılıyoruz. Mayıs-Haziran aylarından beri konuşulan bir konuydu” açıklamasının satır aralarını iyi okumak gerekir. Gökhan Öğüt’ün ayrılık kararını 4G hizmetlerinin başlamasından hemen sonra aldığı, ancak duyurusunun SICAK aylara kaldığı benim kulağıma gelen bilgiler arasında.
2- Kasım ayındaki genel seçimlerden sonra, Binali Yıldırım yeniden Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı koltuğuna oturdu. Türkiye’nin en uzun süre görev yapmış Ulaştırma Bakanı olan Yıldırım’ın bakanlıktan uzak olduğu dönemde neredeyse tüm çalışma arkadaşları bakanlık bünyesinden tasfiye edildi. Bakanlığa yeniden geldiğinde bu kadrolarını yeniden oluşturma çabası içindeydi ancak Ulaştırma Bakanlığı’na kendi bakanlığı döneminde değil, ancak Başbakanlığı döneminde bir müsteşar atanabildi. Suat Hayri Aka. Ulaştırma projelerini iyi bilen, bu alanda tecrübeli ve önemli bir isim.
Kasım seçimlerinden sonra, ulaştırma bakanlığına bağlı veya ilgili tüm kurum ve kuruluşlarda değişiklik yapılacağı konuşulan bir konuydu. Ancak, zamanlama müsteşarın atanmasından sonra olarak işaret ediliyordu. Müsteşarımız da SICAK ayda atandı.
3- 15 Temmuz darbe girişimi. Darbe girişimi gecesinde ülkemizin tüm vatandaşları gibi siyasi irade de haberleşme altyapısının önemini kavradı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, görüntülü telefon görüşmesi ile CNN Türk canlı yayınına bağlanması, ardından sekteye uğramayan haberleşme hizmetleri ile vatandaşların organize olarak darbe girişimcilerine karşı direnişe geçmesi, ülkeyi karanlık bir gelecekten kurtardı.
Telsim’in TMSF kanalı ile İngiliz Vodafone Grubu’na satışını, Türk Telekom gibi ülkenin neredeyse tüm haberleşme omurgasını işleten şirketin Oger grubuna satışını eleştirenler daha net anlaşıldı. Haberleşme altyapısı, yabancı sermayeye teslim edilemeyecek kadar önemli. Hatta, bu altyapının devlet ve/veya siyasi otorite tarafından kontrol edilmesi çok daha önemli.
Uluslararası gelişmeler
Gelelim, Türkiye’de faaliyet gösteren haberleşme şirketlerinin uluslararası kanatta yaşadığı gelişmelere. Vodafone grubu, geçtimiz yaz aylarında Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan pazarlarını elden çıkartmak üzereydi. (Türkiye kısmı biraz karışık. Belki Türkiye elde bırakılıp AMAP bölgesindeki diğer gelişmekte olan pazarlardaki varlıklar elden çıkartılacaktı.). Bundan vazgeçildi.
Ancak bugün, AMAP CEO’su olan Serpil Timuray’ın, merkeze daha kritik bir göreve getirilmiş olması, Türkiye hala AMAP bölge CEO’suna bağlı iken, Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı olarak sayın Timuray’ın atanmış olması, Gökhan Öğüt yerine, finansal alandaki uzmanlığı ile ön plana çıkan bir yöneticinin getirilmiş olması Vodafone tarafında takip edilmesi gereken konular. Bir de bunu, 4G hizmetleri, frekanslar ve fiber altyapı eksikliği ile birleştirin. Türkiye pazarında en küçük operatör konumuna düşmüş olmalarını.
Sanırım, Şubat ayından itibaren bir iddia ortaya koydum. “2017 haziran ayında Vodafone Türkiye pazarında olmayacak” diye. Hem ulusal, hem uluslararası gelişmeleri analiz ederek bu iddiayı ortaya attım ben. Vodafone cephesinde yaşanan gelişmeler, benim bu iddiamı her geçen gün güçlendiriyor diye düşünüyorum.
Turkcell cephesine bakacak olursak…
Uzun yıllardır Turkcell hissedarları arasında bir hukuk savaşı sürüyor. Hissedarlar arasındaki bu savaş sırasında, hükümetlerimiz Yönetim Kurulu’na kendilerine yakın isimleri yerleştirdi. Her ne kadar Turkcell’in çoğunluk hissesi yabancıların elinde bulunsa da karar vericiler hükümet tarafından görevlendirilen isimler. Ancak, İngiliz Tahkim mahkemesinin kararı, bu tabloyu değiştirebilecek nitelikte. Karar ne diyor? Mehmet Emin Karamehmet (Çukurova Holding), ya elindeki hisseleri Rus Alfa grubuna satacak veya Rus Alfa Grubunun elindeki hisseleri satın alacak.
Rus Alfa Grubu ve Çukurova Grubu’nun hisselerini tek elde toplayan grup, şirketin yönetiminde kesin söz sahibi durumuna gelir. Bu konuda Vatan Gazetesi Ekonomi Müdürü Ercan İnan’ın geçmişte yazmış olduğu güzel analiz yazıları var.
Rusya ile yaşadığımız uçak düşürme krizi sonrasında yaşanan gerilim sonrasında yeniden ilişkiler normale dönmeye başlıyor. İki ülke lideri sık sık görüşüyor. Eminim bu görüşmeler sırasında konuşulan konulardan birisi de Turkcell hisseleri.
15 Temmuz gecesi önemi bir kez daha, çok net anlaşılan haberleşme altyapısının yabancılara bırakılmayacağı iddiasındayım. Şahsen ben devletin en yetkili ismi olsam, buna izin vermezdim. Kısaca, Rus Alfa grubunun elindeki hisseler, bir şekilde satın alınacak. Çukurova Grubu mu alır? Başka bir grup mu ben fikir yürütebilecek seviyede değilim.
Gelelim Türk Telekom’un durumuna.
Şirketin %55’i Saudi Oger grubunda. 21 yıllığına kiraladıkları Türk Telekom altyapısı için ödemiş oldukları parayı 10 yıl içerisinde fazlasıyla geriye aldılar. Bu süre zarfında Türk Telekom ve iştiraklerini Altın Hisse’ye sahip Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve çoğunluk hissedar Oger grubu dengeli bir şekilde yönetti. Bazen karar verici noktaya büyük hissedar, bazen de altın hisse sahibi devletimiz geldi. Türk Telekom grubundaki yönetim değişiklikleri de uzun süreden beri bekleniyordu. Müsteşarın atanmasından sonra kesin olacak gözüyle bakılıyordu. Burada da mevcut durumda Oger tarafından yönetilen Türk Telekom yönetiminin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne bırakılma zamanı geldiği iddia edilen konular arasındaydı. Türk Telekom CEO’su gitti. Yerine hükümet tarafından uygun bir isim atanacak.
Beni arayan herkes ile paylaştığımı sizinle de paylaşayım. Yine yanlış anlaşılmasın, herhangi bir şey bildiğimden söylemiyorum bunu. Sadece analiz. Yanlış analizler yapmış da olabilirim.
Türkiye’deki telekom yani haberleşme altyapısı yabancıların elinden alınacak. Hisse olarak alınmasa bile yönetim olarak alınacak. FETÖ/PDY tehdidi henüz tam anlamıyla atlatılmamışken, bu altyapının kontrolü yabancıların eline bırakılamaz.
İlker KURUÖZ
Yukarıda da anlattığım üzere, Ağustos ayı içerisinde Türkiye’deki telekom şirketlerinin üst seviyesinde meydana gelen yönetim değişiklikleri daha da devam edecek. Bu değişikliklerin gerçekleşmesi, aynı döneme denk gelmesi bir tesadüf değil. Ancak hepinizin dikkatini, tüm bu değişimler arasında çok sıradan görünen, belki de en sıradan değişim olan Turkcell’deki İlker Kuruöz’ün istifasına çekmek isterim. Aslında Turkcell’den gidişinden daha çok, nereye gittiğine.
Teknik konularda çok ciddi bir birikimi ve tecrübesi bulunan Kuruöz, Sureyya Ciliv’in ayrılışı ve Kaan Terzioğlu’nun gelişi arasında Turkcell gibi bir şirketi GEÇİCİ GENEL MÜDÜR olarak yönetti. Teknik bilgisi yanında, bu dönemde yönetsel anlamda da ne kadar başarılı olduğunu ispat etti.
Nereye gidiyor? Doğuş Holding’e. Tüm teknoloji işlerinin başına.
Yukarıdaki şirketlerden herhangi birinin Türkiye pazarından çıkma kararı alması sonrasında, şirketi Türkiye’den satın alabilecek 3-5 grup bulunuyor. Bu gruplardan birisi de Doğuş Holding. Bu şirketi yönetebilecek en iyi kişi ise hem teknik bilgi ve becerisi, hem de yönetsel yetenekleri olan İlker Kuruöz.
Dediğim gibi, sadece analiz yapıyorum. Bu görüşlerimi, analizlerimi konuştuğum arkadaşlarla, dostlarla, meslektaşlarla, sektördaşlarla paylaşıyorum. Sizinle de paylaşmak istedim.
Bekleyip göreceğiz. Türkiye telekom sektöründe ne gelişmeler olacak? Ama bence değişim daha yeni başlıyor.
Kullanılan Görsel BusinessHT’nin haberindeki kolajdan alınmıştır.