Vestel’de dijitalcilerin fendi, internetçileri yendi
Vestel'in ülkemizde gerçekleştirdiği dijital devrime tanık olduk. Bundan dört yıl önce dijital yazılım üreten Cabot'ı bünyesine katan Vestel, ar-ge bölümünü geliştirdi ve Urla'daki teknoloji öncelikli bölgeye 30 mühendis daha konuşlandırdı. Hedef, 2007 yılında 1000 ar-ge mühendisine sahip olmak.
Birkaç gün önce Vestel’in son derece anlamlı ve yararlı bir organizasyonunun davetlisi olarak, Manisa ve Urla arasında mekik dokudum. Aslında organizasyonun amacı Vestel’in 2001 yılı Mayıs ayında bünyesine kattığı Bristol merkezli Cabot adlı yazılım ve ar-ge şirketinin bir ayağını, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün (İYTE) bulunduğu ileri teknoloji öncelikli bölgeye konuşlandırmasıydı. Urla yakınlarındaki bu arazide ülkemizin önde gelen bilişim şirketleri ar-ge çalışmaları için yer kiralıyorlar ve birçok mühendis çalıştırıyorlar. 1992 yılında kurulan İYTE, MIT örnek alınarak hayata geçirilmiş. Ancak rektör Semra Ülkü’nün açış konuşmasında da belirttiği gibi, MIT’nin yalnızca mühendislik fakültesinde araştırmaya ayrılan bütçe 200 milyon dolar civarındayken, İYTE’nin tüm yatırımlarına (makine, teçhizat, bina, altyapı vb.) ayrılan ödeneğin yalnızca 10 milyon dolar olması, geri kalmışlığımızın çarpıcı bir göstergesi
Vestel Şirketler Grubu Dış Ticaret Başkanı Turan Erdoğan, aşağı yukarı beş yıl kadar önce dijital devrimin tüm dünyayı sarsacağını hissettiğini, o günlerde herkesin internetle daha fazla ilgili olduğunu açıklıyor. O günlerde dijital yazılım üreten İngiltere’deki yazılım evlerini gezdiğini söyleyen Erdoğan, Bristol’de Cabot adlı bir şirketle önce çalışmaya başladıklarını, daha sonra Mayıs 2001’de şirketi satın aldıklarını belirtiyor. Sayın Erdoğan beni bağışlasın ama sözlerinden çıkarımım şu: Vestel bünyesinde o dönem internetçilerle, dijitalciler arasında tatlı bir rekabet varmış diye düşünüyorum. Zaten internet alanında önemli yatırımlar yapan Vestel’in bu piyasadan böyle hızla çekilmesinin arkasında dijitalcilerin üstünlüğü var gibi görünüyor. Yani tabiri caizse, dijitalcilerin fendi, internetçileri yenmiş.
Erdoğan, önümüzdeki yıllarda televizyon teknolojisinin değişeceğini ve bütün televizyonların dijital olacağını söylüyor. Çünkü bütün televizyon kanalları 2010 yılına kadar ‘havadan’ dijital olarak yayın yapacaklar. Şayet normal antenle yayın alıyorsanız, televizyonunuzu değiştirmek zorunda kalacaksınız. Yani dijital pazarı müthiş bir biçimde büyüyecek. Bununla birlikte durumun cesametini anlatmak açısından şu bilgiyi de ekleyelim. Vestel, 2004 yılı itibariyle 11,5 milyon TV sattı.
Cabot, İngiltere pazarındaki yüzde 20’lerde gezen pazar payını Vestel’le birlikte yüzde 75’lere kadar çıkarttı. Etkileşimli CTV’lerde yaygın olarak kullanılan MHEG 5 yazılımını geliştiren şirket, bu yazılım için dünyanın önemli elektronik şirketlerine lisans veriyor. Vestel’in dijital ürün ihracatı 2004 yılı itibariyle 550 milyon Euro civarında. Şirketin toplam ihracatı içinde dijital ürün oranı yüzde 40’ı buluyor. Philips, Toshiba, JVC ve Hitachi Vestel’den lisans alan firmalar arasında. Dijital yayınlarda Avrupa’nın en ileri ülkesi olan İngiltere’de dijital set-top box üretimi yapan (Vestel de dahil olmak üzere) sekiz firmanın, beşi Cabot’ın yazılımını kullanıyor.
Cabot’ın Bristol merkezindeki ar-ge mühendisi sayısı önce 30, daha sonra 50’ye ulaştırılmış. İYTE’deki kampuste ise 30 ar-ge mühendisi görev alıyor. Ancak Vestel’in amacı, 2007 yılında 1000 ar-ge mühendisiyle çalışmak. Görüldüğü gibi Vestel, dijital devrimi gerçekleştirmiş bile
Tüm bu gelişmeleri gözlerimizle gördük. Bunları devletimizin ileri gelenleri de görüp bir teknoloji politikası belirleseler, daha da neler olur aslında. Türkiye’nin teknoloji ithal eden değil de, teknoloji ihraç eden bir ülke haline gelmesi çok uzak bir hayal gibi görünmüyor çünkü